Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığınca, Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu’nun (BMGK) açıklamasına reaksiyon gösterilerek, “Rum tarafının çıkarlarına hizmet eden Güvenlik Kurulu’nun, sadece adadaki bir tarafın görüşleri üzerinden öteki tarafa dayatmalar içeren bu açıklaması, tarafsızlık prensibine alışılmamıştır ve tarafımızca katiyetle kabul edilemezdir.” denildi.
KKTC Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, BM Genel Sekreteri’nin KKTC’deki BM Barış Gücünün faaliyetleri ve Uygun Niyet Misyonuna dair dönemsel son iki raporunun BM Özel Temsilcisi Colin Stewart tarafından sunulmasının akabinde Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu’nun basına yaptığı açıklamasına reaksiyon gösterildi.
Açıklamada, BMGK’nin açıklamasının “talihsiz” olduğu ve “Kıbrıs Rum tarafına açıkça takviye beyan etmekten çekinmeyen Güvenlik Kurulu Daimi üyelerinin dayanağı ile Rum tarafını mutlu etmek emeliyle yapıldığının aşikar olduğu” belirtilerek, “Rum tarafının çıkarlarına hizmet eden Güvenlik Kurulu’nun sırf adadaki bir tarafın görüşleri üzerinden öbür tarafa dayatmalar içeren bu açıklaması, tarafsızlık unsuruna karşıttır ve tarafımızca muhakkak kabul edilemezdir.” tabirlerine yer verildi.
“Rum tarafının tek gayesi Kıbrıs Türk halkının dünya ile buluşmasını engellemektir”
Güvenlik Kurulu’nun açıklamasında, Kıbrıs sorununda bir mutabakata varılabilmesi için evvelden denenmiş ve tüketilmiş formül çerçevesinde taraflara yine resmi müzakerelere başlama daveti yapıldığı hatırlatılan açıklamada, şu tabirler kullanıldı:
“Adadaki statükonun devamından beslenen Rum tarafının bir mutabakata varmak için aslında rastgele bir uğraş sarf etmeye niyeti yoktur. 50 yıldan bu yana muahedeye varılması tarafındaki her fırsatı elinin karşıtıyla reddeden Rum tarafı, daha evvel denenmiş ve tüketilmiş formüllere artık kelamda dayanak veriyor üzere görünerek dünyayı kandırmaya çalışmakta ve bu oyununa Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ni de alet etmeye çabalamaktadır. Rum tarafının tek maksadı, Birleşmiş Milletler temsilcisi atanması üzere teşebbüslerle vakte oynayarak, Kıbrıs Türk halkının dünya ile buluşmasını engellemektir.”
Açıklamada, statüko nedeniyle izolasyon altında yaşamak zorunda bırakılan Kıbrıs Türk halkının, geçmişten günümüze yeterli niyetiyle müzakere masasında yerini aldığı ve bir mutabakata varılması için gerekli tüm çabayı ortaya koyduğu vurgulanarak, “Dolayısıyla hiçbir kesitin, tekraren denenmiş ve başarısızlığa uğramış bir formülü, âlâ niyetini hali hazırda kanıtlamış olan Kıbrıs Türk halkı üzerinde empoze etmeye hakkı yoktur.” denildi.
“Kıbrıs Türk halkının dünyada hak ettiği yeri alabilmesinin tek yolu, özden gelen haklarının kabulünden geçmektedir.” denilen açıklamada, “Özden gelen haklarımız çerçevesinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin hükümran eşitliği ve eşit memleketler arası statüsünün tescilini talep etmek en doğal hakkımızdır. Rastgele bir dayatmayı kabul edeceğimizi sanan kesitlerin, Kıbrıs Türk halkının tarih boyunca verdiği çabayı incelemesi ve özden gelen haklarını teslim etmesi beklentimizdir.” sözleri kullanıldı.
Açıklamada, “Bu vesileyle BM Güvenlik Kurulu tarafından yapılan bu bahtsız açıklamadan duyduğumuz hayal kırıklığını vurgular ve adadaki gerçeklerin bir an evvel Birleşmiş Milletler tarafından idrak edilmesi beklentimizi yineleriz.” değerlendirmesi yapıldı.
BMGK, 12 Temmuz’da düzenlenen kapalı oturumun akabinde yaptığı yazılı açıklamada, Kıbrıs’ta taraflara resmi müzakerelere dönme daveti yaparak, “siyasi eşitlik temelinde iki toplumlu, iki kısımlı federal” tahlil teklifini yinelemişti.
Bir önceki yazımız olan Ahmet Taşgetiren: Türkiye iktisattaki tıkanmayı aşmak için bu türlü bir tercih noktasına mı geldi? başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.
